Obezite, son otuz yılda hızla artan bir küresel sağlık sorunu haline geldi. Özellikle ABD’de yetişkin nüfusun yüzde 38’inden fazlası obez sınıfına girerken, uzmanlar bu artışın temel nedenlerini araştırmaya devam ediyor. Yapılan çalışmalar, en büyük etkenin fazla kalori alımı olduğunu gösteriyor.
Fazla Yemek mi, Genetik mi?
Obezitenin sebepleri üzerine pek çok hipotez ortaya atıldı. Şeker, hormonlar, bağırsak bakterileri ve genetik faktörler uzun süredir tartışılıyor. Ancak Ulusal Diyabet, Sindirim ve Böbrek Hastalıkları Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Kevin Hall’a göre, en basit açıklama en doğru olanı: Alınan kalorinin harcanandan fazla olması kilo alımına yol açıyor. ABD’de kişi başına düşen günlük kalori miktarının 1973’ten 2013’e kadar yüzde 21 oranında arttığı tespit edilirken, yetişkinlerin ortalama kilosu da yüzde 16 artış gösterdi.
Şekerle Tatlandırılmış İçecekler ve Obezite
Bilim dünyasında bazı konularda net bir fikir birliği olmasa da şekerle tatlandırılmış içecekler (ŞTİ) konusunda ortak bir görüş oluşmuş durumda. Obesity Facts dergisinde yayımlanan bir analizde, 250 bin kişinin katıldığı 30 araştırma incelendi ve çalışmaların yüzde 93’ünde ŞTİ tüketimi ile obezite arasında doğrudan bir bağlantı olduğu tespit edildi.
İnsülin Hipotezi Tartışmaları
Bazı araştırmacılar, kilo alımının yalnızca fazla kalori alımı ile açıklanamayacağını savunuyor. Özellikle insülin hipotezini destekleyenler, şeker ve rafine karbonhidratların insülin seviyelerini yükselterek yağ depolanmasını artırdığını ve açlığı tetiklediğini öne sürüyor. Ancak Kevin Hall’un yaptığı çalışmalar, bu hipotezin kilo alımındaki rolünün sınırlı olduğunu gösteriyor.
Genetik ve Bağırsak Mikrobiyomu Ne Kadar Etkili?
Obeziteyle ilişkili olduğu düşünülen 100’den fazla genetik faktör tespit edilmiş olsa da, bilim insanları genetik mirasın tek başına belirleyici olmadığını vurguluyor. Cedars-Sinai Tıp Merkezi’nden endokrinolog Mark Goodarzi, genlerin değişmediğini, ancak çevresel faktörlerin kilo alımı üzerindeki etkisinin büyük olduğunu belirtiyor. Benzer şekilde, bağırsak mikrobiyomunun kilo kontrolüne etkisi araştırılsa da şu ana kadar kesin bir sonuca ulaşılamadı.
Yeme Alışkanlıkları ve Porsiyon Kontrolü Önemli
Beslenme araştırmalarına göre, obezitenin en büyük sebeplerinden biri porsiyon büyüklüklerinin artması. Fast food zincirlerinde ve restoranlarda sunulan porsiyonların giderek büyümesi, insanların farkında olmadan daha fazla kalori almasına neden oluyor. New York Üniversitesi’nden beslenme profesörü Marion Nestle, büyük porsiyonların kilo artışını yeterince açıkladığını söylüyor.
Uzmanlar, obeziteyle mücadelede en önemli stratejinin porsiyon kontrolü ve sağlıklı yeme alışkanlıkları edinmek olduğunu belirtiyor. Kilo kontrolünü sağlamanın en etkili yolu, alınan kaloriyi sınırlandıran dengeli bir beslenme programı uygulamak olarak görülüyor.
Kaynak: CUMHA – CUMHUR HABER AJANSI